ÖLEMEZ DAĞI TIRMANIŞI
23 Şubat 2021
Dün akşam yatmadan önce Kaunos antik kenti, akropolü ve çevresini gezip gelmeyi düşünerek uykuya geçmiştim. Sabah 06.00’da uyandığımdaysa hemen her zaman olduğu gibi vazgeçmiş ve evde yürüyüş yapmaya karar vermiştim.
Biraz telefonla ilgilendikten sonra aşağıya inip dün Oya’yı hastaneden almak üzere evden çıktığım için yapamadığım sabah egzersizlerimi de ekleyerek rutinimi tamamladım ve yine her zaman olduğu gibi önceki kararıma geri dönüp yürüyüş için hazırlık yapmaya başladım. Saat 10.00’a doğru yola koyulmaya hazırdım.
Bir an önce başlangıç noktasına gidebilmek için biraz gazladım ama kafam başka yerlerde olduğu için de Sultaniye sapağından dönmek yerine yola devam ettim. Ancak içimden bir ses yanlış yolda olduğumu haykırıp duruyordu. Sonunda durup Google haritaları açtım ve doğru yolda olduğumu düşünerek devam ettim. (Şu Google haritaları, wikiloc’u, GPS’i kullanabilmeyi öğrenemeden benim trekking yaşamım sona erecek sanırım…) Ekincik tabelasını gördükten sonra artık geri dönmek için çok geçti.
Daha önceleri Ölemez zirvesine giden güzergâhta hem Çandır tarafından hem de Ekincik tarafından orman yolunu izleyerek yürüyüşler yapmıştım. Yine aynı yolu izleyerek bir 5 km kadar yürüyüp geri dönerek günlük 10 kilometrelik hedefimi gerçekleştirmeye karar verdim. Daha bir kilometre ya gitmiş ya gitmemiştim ki ECO Trails’in işaretleri ile karşılaştım. Benim izlemeyi düşündüğüm yol üzerinde kırmızı çarpı işareti vardı. ECO Trails’in yolu beni orman yolundan içerilere çağırıyordu. Haydi, dedim, bir de bu yolu deneyeyim. Ve daldım.
İşaretler genelde güzel fakat domuz faaliyeti, doğa koşulları arada işaretleri kaybetmeme neden olacak şekilde silinmiş veya bitkilerin altına saklanmış. Ara ara da yolu kaybetmedim değil ama biraz da herhalde yılların birikimi ek olarak biraz da içgüdüsel bir dürtü ile iki kısa, 50-60 metre, süreli yanlış yola sapmanın dışında pek sorun yaşadım sayılmaz. Acaba yol işaretlerinde daha fazla plaka kullanmak çok mu masraflı olur? Ayrıca bir sürü yerde işaretler bayağı silinmiş; işaretleri yağlıboya ile koymak acaba dayanıklılıklarını arttırabilir mi? Düşünceler…
Kayalık zirveye kadar yol boyunca inanılmaz derecede domuz faaliyetine tanık oldum. Uzaktan bile olsa bir tane bile görmedim. Kelebek, arı ve kuşların dışında da bir tek yeni yeni kış uykusundan uyanan kaplumbağalarla karşılaştım. Domuz görmedim diyorum ya, aslında kesinlikle görebilmeyi istiyorum ama bir yandan da acayip tırsıyorum; ya zarar verirlerse. 30 yıl civarında ülkemizin çeşitli yerlerinde doğa etkinliklerine katıldım bir kez olsun ne domuz, ne kurt, ne de ayı ile karşılaştım. İstiyor muyum? Hem de nasıl ama tabii ne kendimi ne de onları tehlikeye atarak değil. Bölgemizde üremeleri için çalışmalar yürütülen ve başarı kazanılmakta olan Dama Damaları (Alageyik) da görmeyi çok istiyorum.
Zirveye çıktığımda manzara olağanüstüydü. Vericinin olduğu zirveden çok çok çoook daha güzel bir ortam. Hele kayalıklar ve dik uçurumlar kesinlikle görülmeye değer. Buraya iki taraftan da ulaşılabilir tabii. Ancak dik ve belki biraz yorucu da olsa Ekincik tarafından çıkmanızı öneririm. Diğer taraftan inişe geçtiğinizde yol işaret levhalarının olduğu orman yoluna ulaşacaksınız. Bu levhalardan da göreceğiniz üzere vericinin olduğu zirveye sadece 350 metre var. Ben gerek duymadım ve aşağıya yöneldim. Biraz sonra Kale’ye yol ayrımı da var. Zamanınız varsa o tarafa çıkmak ta hoş olabilir.
Ekincik tarafından Çandır tarafına giden orman yoluna ulaştığımda, ki buradan arabanın olduğu nokta arası 4 km, öncelikle gitmeyi planladığım Kaunos Antik Kenti’nin, Akropol’ün, Dalyan’ın, İztuzu’nun ve Akdeniz’in ilerleyen metrelerde Ekincik’in doyulmaz görüntülerini sindire sindire arabayı park ettiğim noktaya ulaştım. Toplam 12-13 km gibi bir yürüyüş oldu… Gayet keyifli ve çok ta yorucu olmayan bir yürüyüştü. Yalnız suyu biraz az almışım, 2 lt yetmedi. En az bir yarım litre daha gerekiyordu.