Bu sefer dersimi iyi çalışmamışım, başlangıç ve bitiş köyleri konusunda emin değilim. Sanırım başlangıç noktası Çukurca Köyü bitiş te Yıldırımhacılar Köyü idi. Bu yazıyı okuyan ve o gün aramızda olan arkadaşlarımdan ricam eğer hatalı isem düzeltmeleri.
Henüz uyanmamış insanların mahmurluğu ile yola koyulduk. Can bindi birazdan. Tamam, dedim, şimdi şamata başladı. Ama o da keyifsiz görünüyor. Şaşılacak şey… Önce ekmek sonra çay-çorba molası verip Çukurca’ya vardık. Kısa bir hazırlık sonrası yola koyulduk.
Aylardan beri ilk kez çamurla haşır neşir olmaya başladık. İlk an insan biraz sakınıyor ama kısa zamanda alıştım. Şapada şupada yola devam. İşte en güzel yanlarından biri bu doğa
yürüyüşlerinin: çocuklaşıyorsun… Ne hoş!..
Hasan iyi ki bu sefer yoldan yürütmedi. Bu güzergahta hep yoldan giderdik. İyi yaptı. Yol mu kısaydı yoksa ben mi yürümeyi özlemiştim (iki haftadır yürümüyordum), sanki başladık ve işte Kızgınkayalar!!!... Kayalara yaklaşırken karlı alan da başladı. Daha da muhteşem olanı, çevredeki kayaların yapılanması görülmeye değer. Anında büyülendim… Öyle bir ellerimi yanlara doğru açmışım ki, Türker “Ne o? Neye tapınıyorsun?” deyiverdi. :-o
Tepelerin ortasında bir gökdelen gibi yükselen Kızgınkayalar yüzlerce yıl bir gözetleme kulesi görevi gördükten sonra 19. yüzyılın sonunda eşkıyaya mesken olmasını önlemek üzere bombayla tahrip edilmiş. Onu geçtikten sonra parkurumuzun en zorlu kısmı ile karşı karşıya kaldık. Ciddi bir eğim. Rahat 75˚ var, ama ağaçların yardımıyla çok fazla zorlanmadık. Tabii benim 3-4 kere gerçekleştirdiğim yumuşak düşüş dışında.
Biraz sonra sucukları kızartacağımız öğle yemeği mola yerine geldik. Hasan ve Türker’in çabalarıyla nemli odunlar nedeniyle biraz zor da olsa güzel bir ateş sucuk, hellim ve de hamsiler için hazır hale geldi. Bu yürüyüşlerde en fazla oburluğumun canlandığı ortamlar böylesi ortamlar. Yoksa hiç bir şey yemesem de etkinliğin sonuna kadar idare ediyorum. Ama gel de ateşte sucukları yeme… Hellim cabası, hamsi büyük sürpriz…
Yine bitiş noktası çabucak geliverdi. Biz, Çiler, Duygu, Serdar ve ben yolu biraz uzattık ve güzel bir parkur izledik te az da olsa tatmin olduk.
Dönüş yolunda sonunda Can “can”landı da zaten keyifli geçen bir günün üzerine tam anlamıyla kaymak cilası yapılmış oldu…