13 Aralık 2007
Gezgin, ya da benim deyişimle çingene, bir yerde kök salmayı pek içine sindiremeyen insan, sürekli huzursuz ve sürekli ayakları kaşınır… İşte 50 yaşından sonra uyanan bu gezgin “İyi ki uyandım” diyebilmekten çok mutlu.
Her gün ülkemizin bir başka güzelliğine tanık olmak mükemmel bir duygu. İşte Arayit Dağı bu güzelliklerden birini yaşattı o Pazar günü bize. 1800 metre civarı yüksekliği ile İç Anadolu’nun en yüksek tepelerinden biri. Kurtuluş Savaşımızın en yoğun şekilde yaşandığı bir bölgenin ortasında.
Tırmanış çok kolay ve keyifli, ama daha da keyiflisi gönüllü bir yerel rehberin bize eşlik etmesi ve zirve dönüşü yolumuzu yarıladığımız bir kurumuş dere yatağında Günyüzü sakinlerinden dostların öğle yemeğimizi hazırlamış olmaları.
Bu ne güzellik, bu ne vericilik! Kaçırılacak şeyler mi bunlar? Maalesef çoğumuz burnumuzun dibindeki bu güzellikleri teğet geçip ıskalıyoruz. Bir ha gayret demek yeter. Haydi canlar kapın sırt çantanızı…